23 Mart 2017 Perşembe

Sakinleşiyorum

Sakinleşiyorum seninle... 
Aynı zamanda çocuksulaşıyor, sonra kızıyor, sessizlikte deliriyor ve yine kızıyorum. Ama sonra, sakinleşiyorum bir sesine, bir nefesine.
Bazen bir şarkı dinleriz unutmak için, bazen bir film izleriz hatırlamak için, bazen birşey olur iyice kederleniriz, bazense birşeyler içeriz keyifleniriz. Kimi zaman sinirlenir, kötü bir günün üzerine gelenlere dayanamaz, ve ardından birşeyler yapmak isteriz. 
Sonrasında birşekilde kendimizi sakinleştiririz. Kimisi resim çizer, kimisi şarkı söyler, kimisi de benim gibi yazar. Her beden, her kişilik başkalaşır işte. Bambaşka tenlerde, başbaşka şehirlerde veya bambaşka hislerle açarız gözlerimi bazen. Ve yine bir döngü gibi giden hayata ayak uydururuz, kızarak, severek, çocuksulaşarak, ağlarayak ve sonunda da sakinleşerek..
Bazen bir ses umut olur, bazen bir mektup, bazen bir telefon. Hepsi yüreğe su serper, derin bir iç çektirir. Kimisi çabuk bulur, kimisi hiç bulamaz işte.
Bana gelince, seninle sakinleşiyorum işte. Kızıyor, öfkeleniyor, ağlıyor, çocuk gibi davranıyor, ama yine seninle sakinleşiyorum... bir çeşit uyuşturucu gibi. Ve bir de, seviyorum. Zaten herşey ondan oluyor. Seviyor, korkuyor, özlüyor ve yine sende sakinleşiyorum...


Bilirim

Uzakları ararmısınız hiç? Yitirdiğim dediğiniz anılarınızı, unuttuğum dediğiniz yalnızlıklarınızı, yalnızken bile gülümseyebildiğiniz anları ve unutmaya korktuğunuz akşamları...

Bilirim, sizde ararsınız benim gibi bazen uzakları. Bir kuş geçer pencerenin önünden, bakarsınız arkasından. Sırayla düşünceler dizelenir aklınıza, o kuş bulutların arasına karıştırıp gözden kaybolur, kaybolur da, siz çıkamazsınız mazilerin griliğinden. Hafif bir tebessüm ile başlamayan anılar, bir iç çekiş ile sonlanır çoğu zaman. Ve gözlerinizi kırpıştırıp, bugüne dönersiniz, çaresizliğinize, veya belki de özlemlerinize.

Bilirim, ardından kiminiz bir sigara yakar, kiminiz bir kadeh koyar, kiminiz bir nağme yakar, ve kiminiz de oturup ağlar...
Bilirim en sessiz günün bile çığlarla sizi nasıl yorduğunu, umudunuza sarılıp ne kadar umutlandığınızı, ve kabus dolu rüyalardan hep bir can sıkıntısı ile uyandığınızı...
Bilirim yüreğinizin nasıl sıkışıp nefes alamadığınızı. 

İşte uzakları arıyoruz çoğumuz, bir kuşun uçmasındaki özgürlüğü kıskanarak bakıyoruz ardından bulutlara karışmasına. Kendi uzaklarımızı, uzaklıklarımızı ardımızda bırakmak istercesine dalıp gidiyoruz işte..

Bilirim...