26 Aralık 2014 Cuma

BEN BİR "AY", SEN BİR "GECE"

İnsanlar neden yalnız kalmak ister? Yalnızlığın içerisindeyken de neden kaçmak ister?
En çok kendini dinlemek istediği zamanda dinleyemez insan, biraz sakinliğin koynunda bıkar aslında… sebepsiz serzenişlerin ardından, yine ve yine birilerini ister… Alışamaz ki yalnızlığa… Aşk değil sadece bahsettiğim, arkadaşlık, dostluk, kardeşlik…

Yabancılaşır insanlar bir zaman sonra. En iyi tanıdığım dedikleriniz bile bir başka gelir. Aslında belli bir zaman yalnızlığa düşmüş, acı çekmiş her insanoğlu aynı ifadeleri kullanır, düşünür. Gerçekten de, ancak o zaman fark ederler, yalnız olduklarını.

Ansızın geliyorsun aklıma, ansızın soluyorum bakışlarını, ve yine ansızın anımsıyorum gülüşünü. Sahtekar bakışların altındaki adamı arıyorum, sağa dönüyorum, sola dönüyorum, ama vazgeçmiyor saklanmaktan. Biliyorum, belki de hiç ulaşamayacağım o adama. Biliyorum, sen sessizliğinde yaşarken kendini, ben dokunamayacağım ruhuna. Yine de, minicik bir umudun kırıntısında arıyorum gerçekliğini.

Saatler kovalıyor birbirini, her kelimem her cümlem aynı yere çıkıyor. Hatta biliyor musun, artık satırlarımın farkı kalmıyor, hep aynı sözler, hep aynı hisler. Vazgeçmeliyim, düşünmekten, yakalamaya çalışmaktan. Evet, vazgeçmek en doğru adım. Bana seni yazdıracak şarkılardan, anılardan vazgeçmeliyim. İçinde aşkı yaşamış ve hiç özgür bırakamamış olanlar bilirler, ne kadar zor olduğunu, sen hariç…

Buruklaşıyorum, asabileşiyor, zamansızcasına kıskanıyorum seni. Neden? Diye soruyorum oysaki kendime; bir cevap alamaksızın. İronik bir şekilde kendimle çelişiyorum. “Nedensizlik” köprüsünün altındayım, bu gece buradan izleyeceğim yıldızları, neden var olduklarını sorulamadan.

Sen ne yapıyorsun? Kimlesin? Gözlerin kimle sevişiyor? Kimi kıskanıyorsun? Kimin dudaklarında arıyorsun huzuru?

Merak etmiyorum yanıtlarını. Aslında, duymak istemiyorum. Duydukça sana yaklaşmaktan, içimde büyüttüğüm seni çoğaltmaktan korkuyorum. Evet, sus, böylesi daha iyi. Küçük kal içimde. Böyle bire baş edemiyorken, izin veremem içimde büyümene.

İnsanın kendisiyle kavga etmesi, çelişmesi çok zor oluyormuş… Hatalarım, kararsızlıklarım ve pişmanlıklarım birleşiyor. Bir yanım tokatlarken fütursuzca yanaklarımı, diğer yanım içten içe ağlıyor sana. Saçma sapan bir hayal var dört duvar, çıkamıyorum. Anlamsız bir saplantı var, koparamıyorum.

Uzaklaşıyorum herkesten ve her şeyden. Zevk bile vermez oldu kırmızı kadehler, hoş sohbetler. Dağılıyorum, damlanın suya düştüğü gibi.

Şimdi ben biraz daha gidiyorum. Kendimi kendimle baş başa bırakarak, en uzak yerlere seyahate çıkıyorum. Gelmeyeceğim bir süre, sen ne yaparsan yap. Zaten sen sevmezsin buraları, dar gelir ikimize.

Ben bir okyanus, sen bir boğaz; ben bir ülke, sen bir bitki örtüsü; ben bir ay, sen bir gece…

17 Aralık 2014 Çarşamba

YORGAN



Puslu yakınlıklarımız var bizim, Gözlerimizde gizlenmiş tutkuyu anlatmaya yetmeyen,
Sevişmelerimiz. 
Kıskançlıklar havuzundayız biz, 
Yüzmesini bile bilmeden. 
Bir yorganin iki yastığıyız biz, 
Daha birbirimizi bile tanımamışken...

Aygül